Kol10 FoRuM
Sitemize Hoşgeldiniz!!!
Lütfen Üye Olunuz!!!
by Ayaz ve EmrE-X
Kol10 FoRuM
Sitemize Hoşgeldiniz!!!
Lütfen Üye Olunuz!!!
by Ayaz ve EmrE-X
Kol10 FoRuM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Vurgun Olayi Ve Tedavİsİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
By Emrex
Administratör
Administratör
By Emrex


Erkek
Mesaj Sayısı : 498
Yaş : 31
İş/Hobiler : Site
Lakap : Emre-X
Takımım : Vurgun Olayi Ve Tedavİsİ Fenerb10
Ruh Halim : Vurgun Olayi Ve Tedavİsİ Images12
--> : Vurgun Olayi Ve Tedavİsİ Girisyapfq6
--> : Vurgun Olayi Ve Tedavİsİ Kayitol
Kayıt tarihi : 15/06/08

Vurgun Olayi Ve Tedavİsİ Empty
MesajKonu: Vurgun Olayi Ve Tedavİsİ   Vurgun Olayi Ve Tedavİsİ Icon_minitimeC.tesi Ekim 25, 2008 3:11 pm

VURGUN OLAYI
Denizin derinliklerinden yüzeye çıkan dalgıçlarda ve çok fazla yükselen
havacılarda atmosfer basıncının anîden düşmesine (dekompresyon) bağlı
olarak meydana gelen hastalık hâli. Dekompresyon hastalığı veya Caisson
hastalığı da denir. Eğer bir dalgıç su altında vücudunda büyük miktarda
azotun çözünebileceği kadar uzun bir zaman kalmışsa ve sonra anîden
deniz yüzeyine çıkarsa, hücre içi veya hücre dışı vücut sıvılarında
önemli miktarlarda azot kabarcıkları teşekkül eder ve bu da meydana
gelen kabarcıkların miktarına göre vücudun hemen her yerinde küçük veya
ciddî hasarlar meydana getirebilir. Bu durum deniz dibinde bir
atmosferden fazla bir basınca maruz kaldıktan sonraki dekompresyon
(basıncın kalkması) esnasında olabildiği gibi, benzer şekilde, deniz
seviyesinden (1 atmosfer) yukarı doğru 0,5 atmosferlik bir basınca
yapılacak çıkışlarda da olabilir.

Dalgıç, denizin derinliklerinde kaldığı müddetçe vücudunun dışındaki
basınç çözünmüş gazları sıvı şekilde tutmaya yetecek bir şekilde bütün
vücut dokularını sıkıştırır. Sonra dalgıç anîden deniz yüzeyine çıktığı
zaman vücudun dışındaki basınç sadece 1 atmosfer olur, bu esnada vücut
sıvılarının içindeki basınç vücudun dışındaki basınçtan daha fazladır.
Bu yüzden çözünmüş durumda bulunan gazlar kaçarak dokuların içlerinde
gerçek kabarcıklar meydana getirebilirler.

Eğer vücut sıvılarındaki azot basıncı vücut dışındaki basıncın üç
katından daha fazla yükselmemişse “aşırı doygunluk kuralı” azotun
önemli miktarlarda kabarcık meydana getirmeyecek şekilde çözünmesine
izin verir. Bu sayede bir dalgıç teorik olarak denizin 22 m
derinliğinden (3 atmosfer basınçlı) deniz seviyesine (1 atmosfer)
önemli bir kabarcık teşekkülü olmadan ve dekompresyon hastalığı
gelişmeden bir anda çıkarılabilir. Fakat güvenlik açısından bir
dalgıcın denizden çıkarken bu teorik sınırları zorlamasına nadiren izin
verilir.

Dekompresyon hastalığında; aşırı vücut ağırlığı, uzun süreli basınca
maruz kalma ve eksersiz, olayı arttıran faktörlerdir. Yaşlılık,
bitkinlik ve geçmişte geçirilmiş bir hâdise de bilinen menfi faktörler
arasındadır. Bu durumlarda muhtemelen gazın dokulardan dış çevreye
taşınmasında bir bozukluk vardır. Giderek artan basınçlara düzenli bir
şekilde maruz kalan şahıslar belirgin dekompresyon hastalığına karşı
daha az yatkın olurlar. Bu yüksek basınca mâruz kalma sonlandıktan
sonra, kazanılan muhite alışma özelliği de kaybolur.

Dekompresyon hastalığının klinik belirtileri gaz kabarcıklarının damar
yatakları ve damar dışı bölgelerde birikmesine bağlı olarak çeşitlidir.
Bu belirtiler âni dekompresyondan sonraki birkaç dakika ile bir saat
içinde görülür. Bununla birlikte nadiren belirtiler dekompresyondan
sonraki 6 saat veya daha fazla zamanda gelişebilir. Kabarcıklar bir
bölgeye geçici olarak yerleştikten hemen sonra belirtiler ortaya çıkar;
kanlanma bozulur, ağrıya sebep olur veya organın işleyişini bozar.
Belirtilerin hafif ve ciddî olarak ayrı ayrı tasnifi hastanın durumuna
göre tedavi plânı yapmayı sağlamaktadır.

Hafif dekompresyon hastalığının açık hususiyetleri cilt veya lenfatik
tutulumudur. Bacak ve kollarda eklemlerin civarına yerleşen ağrı en sık
görülen belirtidir. Başlangıçta hasta uyuşma hisseder. Zaman geçtikçe
rahatsızlık şiddetlenir ve kuvvetli ağrı kesiciler kullanmak
gerekebilir. Ağrılı bölgede ödem olabilir. Anında basınç odasına alınan
hastada ağrı tamamen geçer veya azalır. Tedavi edilmeyen ağrı birkaç
günde yavaş yavaş azalır. Cilt belirtileri arasında kaşıntı ve morarma
olabilir. Hastayı basınç altına almak cilt belirtilerinde çok seri
şekilde etkilidir. Tedavi edilmeyen belirtiler 2–3 gün içinde geriler.

Ciddî dekompresyon hastalığı sinir sistemi veya dolaşım-solunum
sisteminin tutulumuyla karakterizedir. Belirtileri çeşitlidir ve
önceden tahmin edilemez. Ağır vaka’lar şok ve ölümle sonuçlanır.
Felçler ihtiva eden ciddî, kalıcı sinir sistemi arazları meydana
gelebilir. Diğer vaka’larda mühim nörolojik arazlar haftalar ve aylar
süren bir dönemde dereceli olarak düzelir.
Dolaşım-solunum sistemini tutan dekompresyon hastalığında; göğüste
rahatsızlık, öksürük, nefes darlığı olur. Nefes alma esnasında nefesin
tutulması hissî olur. Kabarcıklar akciğer kanlanmasını daha fazla
bozacak olursa nefes darlığı tablosunu aşırı akciğer ödemi takip eder
ki bu da ölüme sebep olabilir.

Bir dalgıç su üstüne yavaşça çıkartılacak olursa çözünmüş azot
akciğerlerden dekompresyon hastalığını önleyebilecek bir hızla
atılabilir. Eğer bir dalgıç uzun bir süre denizin derinliklerinde
kalmışsa saatlerce dekomprese edilmesi gerekebilir. Bir dalgıcın hangi
hızla su yüzüne çıkartılacağı ilk olarak indiği derinliğe, ikinci
olarak burada kaldığı süreye bağlıdır. Su yüzüne çıkma hızının
tayininde basınçlı hava soluyan dalgıçlar için yapılmış “dekompresyon
tabloları” kullanılmaktadır. 100 m derinlikte 20 dk kalmak iki buçuk
saatten fazla dekompresyon zamanını gerektirir. Eğer dalgıç yukarı
çıkarken saf oksijen soluyacak olursa vücut sıvılarında azotun
uzaklaşma hızı önemli ölçüde artacaktır. Böylece deniz yüzeyine çok
daha hızlı çıkarılabilecektir.
Dekompresyonda bilhassa aşırı kirli sularda ve hava şartları sebebiyle
kullanılan diğer bir metod dalgıcı yüzeye hemen çıkartmak ve çıktıktan
sonra 5 dk içinde bir basınç odasına (dekompresyon tankı)
yerleştirmektir. Bu odada basınç tekrar uygulanır. Uygun bir
dekompresyon tablosu kullanılır.
Yukarıdaki tedbirlere ilâve olarak şokta, sıvının yerine konması, heparin verilmesi gibi destekleyici metodlar faydalıdır.

VURGUN OLAYININ TEDAVİSİ

Vurgun ya da dekompresyon olarak bilinen hastalığın tek tedavisi basınç
odalarıdır. Önce vurgunun nedenini tekrar hatırlayalım. Basınç altında
solunan hava içindeki azot, sıvı hale geçer. Basıncın aniden ortadan
kalkmasıyla, azot tekrar gaz haline geçerek kabarcık oluşmasına neden
olur. Bu durum damarlarda tıkanmalara neden olur. Damarlardaki
kabarcıkları küçültmek ve yok etmek için aynı basınca tekrar dönmek
gerekir. Bu basıncı, basınç odaları denen yerlerde yaratmak mümkün.
Vurgun yiyen (dekompresyon hastalığına yakalanan) birini basınç odasına
sokarak, dokularındaki kabarcıkların küçültülmesi sağlanır. Kabarcık
halindeki azot, dokulardan uzun sürede ve güvenli bir biçimde
uzaklaştırılır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://meydan.forumm.biz/Meydan-Forum-h1.htm
 
Vurgun Olayi Ve Tedavİsİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kol10 FoRuM :: Ödevler,Tezler,Konu Anlatımları :: Kimya-
Buraya geçin: