Kol10 FoRuM
Sitemize Hoşgeldiniz!!!
Lütfen Üye Olunuz!!!
by Ayaz ve EmrE-X
Kol10 FoRuM
Sitemize Hoşgeldiniz!!!
Lütfen Üye Olunuz!!!
by Ayaz ve EmrE-X
Kol10 FoRuM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Psikoterapi Nedir?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
By Emrex
Administratör
Administratör
By Emrex


Erkek
Mesaj Sayısı : 498
Yaş : 31
İş/Hobiler : Site
Lakap : Emre-X
Takımım : Psikoterapi Nedir? Fenerb10
Ruh Halim : Psikoterapi Nedir? Images12
--> : Psikoterapi Nedir? Girisyapfq6
--> : Psikoterapi Nedir? Kayitol
Kayıt tarihi : 15/06/08

Psikoterapi Nedir? Empty
MesajKonu: Psikoterapi Nedir?   Psikoterapi Nedir? Icon_minitimeÇarş. Şub. 25, 2009 8:56 pm

PSİKOTERAPİ

Psişik etki vasıtaları ile
hastaya yardımın bütün yönlerini kapsayan tedavi sistemidir. Başka bir
ifade ile, hastayı ihata eden çevrenin düzeltilmesi ve onun vasıtasıyla
hastalıklardan, hastalığı oluşturan etkenlerden uzaklaşılmasına yönelen
bir tedavi usulüdür.

Medikal
incelemeye alınmış bir çok psikoterapi yönteminin temelini, çağdaş ilmi
istikametlere yönelen, sinir sistemi fizyolojisinin kanunları ile
uygunluk arz eden psikoterapi okulları olmalıdır.

Psikoterapik etki vasıtasının en geniş yayılmış ve tecrübede kendini
ispatlamış biçimi, hekimin sözüdür. Ancak doktorun söylediği tüm
sözleri de, psikoterapotik etkiye sahip olduğunu söylemek doğru
değildir. Hekimin sözlerinin psikoterapotik değere haiz olabilmesi
için; hastanın elemine ve üzüntüsüne etki ederek onda olumlu yankılar
yapsın, hastanın iyileşeceğine olan inanç artsın ve doktoruna karşı
güveni yükselsin. Meşhur nöropsikiyat ve psikoterapist V. M. Behterov
demiştir ki; "Doktorla konuştuktan sonra, hasta kendisini iyi
hissetmiyorsa, o hekim hekim olamaz."

Sadece doktorların değil, bazı din adamlarının, dervişlerin,
medyumların, cincilerin ve bu gibi diğer insanların, hastalar
üzerindeki etkileri psikoterapotik etki ve telkin efekti gibi
değerlendirilmektedir. Bu açıdan, psikoterapi vasıtalarının çok eskiden
beri mevcut olması gerekir. Bu da bilinen bir husustur. Rus bilim adamı
hekim B. J. Botçal şöyle demiştir; "Her bir hekim, onun kendi isteğine
bağlı olmayarak ilk sırada psikoterapisttir. Onun belirlediği ilaçların
ve diğer tedavi usullerinin % 60'ı psikoterapotik etki gösterir."

Psikoterapinin umumî ve hususî biçimleri vardır. Umumî psikoterapi her
doktorun kendi tedavi uygulamalarından, şahsına münhasır bir yer tutar.
Bu özellik, yalnız hekimin şahsî keyfiyetleri değil, bilgisi, zekası,
sözleri, aynı zamanda onun harici görünüşü, muayene ve tedavi tekniği,
tedavi müessesinin düzeni ve rahatlığı, duvarında asılmış plaketler,
sertifikalar, diplomalar, yazılar v.s. amiller, bu etkiyi oluşturan
diğer psikoterapotik faktörlerdir.

Psikoterapinin içeriğini ve etkisini anlayan her hekim bütün bu
cihetleri dikkate almalı ve gündelik çalışmasında onlardan yararlı bir
şekilde istifade etmelidir.

Psikoterapinin Özel Metodlarını aşağıya sıralamak mümkündür. Bunlar;

1. Rasyonel Psikoterapi
2. Psikanalitik Yöntem
3. Telkin
4. Hipnotik Telkin
5. Narkohipnoz
6. Grup Psikoterapi
7. İmagoterapi
8. Autogening Training
9. v.d.

Çağdaş psikoterapinin muhtelif ülkelerde tatbik edilen onlarca birim ve çeşidi vardır.

RASYONEL PSİKOTERAPİ

Rasyonel psikoterapi tüm uyanık halde hasta ile mantiki yönden
temellendirilmiş bir tedavi sürecini uygulamaktır. Rasyonel
psikoterapiyi ilk tatbik eden İsviçreli psikoterapist P.S. Dubya
olmuştur. (1912) Telkin etme biçiminden farklı olarak, rasyonel
psikoterapi uygulamasında hekim hastayı sadece duyguları üzerinde
değil, daha çok entellektüel düşünme, muhakeme etme yapısı üzerinde
çalışır. Hastanın iyileşmesi, hekimin yaptığı görüşme peryodları
içinde, hastanın kendi hastalığının içeriğini anlaması, iç görüş sahibi
olması ve hastalığına karşı münasebetlerini değiştirmesi çerçevesinde
ortaya çıkar. Yani bazen de hekimin esas vazifesi hastanın "anormal"
muhakemesinin, aksi istikamete döndürmek, yani hastalığının asıl
mahiyetinin hastanın tasavvurundaki olumsuz bir savunma mekanizması
olduğunu izah etmektir. Dubya, teklif ettiği metodun izah edici,
açıklayıcı özelliğin ön plana getiriyor ve bunda hiçbir telkinin
olmadığını söylüyor.

Ancak, gerçek bu şekilde değildi. Rasyonel psikoterapi hem telkin, hem
inandırma, en başlıcası ise doktorun şahsiyetine yüksek güven
olmasıdır. Hekimin gösterdiği psikolojik tesir hastanın emosyonel
yapısına tesir etmeden "tedavi etkisi" ortaya konamaz.

Hekim psikoterapi sohbetine başlamadan önce derin bir anamnez
toplamalı, çok iyi bir sistemik muayene yapmalı, laboratuvar
araştırmalarında bulunmalı, gerekirse konsültasyon istemelidir.
Psikoterapi, entellektüel seviyesi yüksek, zeki eğitimli insanlara yapıldığında daha büyük etki göstermektedir.

Rasyonel psikoterapi muhtelif hipokandrial sendromlar, fobiler ve psikosomatik hastalıklarda geniş olarak tatbik edilebilir.

PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİ

S. Freud tarafından ortaya konulmuş bu usul, daha çok Batı aleminde
yayılmıştır. Bu metodu temelinde, hastalığı oluşturan "bilinçdışı
çatışmaların" bilinçaltından bilince çıkma gayretleridir. Freud'un
iddiasına göre, serbest çağrışım yöntemiyle yapılan konuşmalar
neticesinde, hastanın ızdıraplarına neden olan faktörler tespit
edildiğinde, bilince çıkarıldığında hastanın durumu iyileşmeye başlıyor
ve tedricen düzeliyor.

Psikonalitik yaklaşımdaki uygulamada, çeşitli sembollere, bu çerçevede
rüya görmelere, görülen rüyanın muhtevasına, dil sürçmelerine, hatalara
büyük önem veriliyor. Bunlar, hastalığın bilinçdışı kalmış yansımaları
ve kılık değiştirmiş sunumları gibi kabul ediliyor. Hekimin başlıca
vazifesi bu sembollerin anlamlarının ortaya konması, muhtevasının
tahlil edilmesi ve böylelikle hastanın onların menfî tesirinden
kurtarılmasıdır.

TELKİN TEDAVİSİ

Geniş olarak yazılmış metodlardan biri olup aynı zamanda diğer ihtisas
dallarındaki uzmanlar tarafından da muvaffakiyetle tatbik edilir.
Yerinde önerilmiş hekim sözünün kıymetini her zaman göz önünde tutmak
gerekir.

Tedavi seansını yapma için hekim hastayı rahat bir koltuğa oturtur veya
bir yatağa uzanmasını söyler. Hastaya gözlerini kapatarak, bütün
kaslarını gevşetmesini, gerginlik ve telaştan uzak kalmasını teklif
eder. 5-10 dakikadan sonra hasta oldukça sakindir. Böyle bir durumda
hekim, telkine başlar. Hekim sözlerini kısa, sade ve anlamlı bir
şekilde söyleyerek hastanın ızdırabını hafifletmeye çalışır. Bütün
hastalar için uygulanacak tek tip bir telkin yoktur. Bunu hekim tayin
eder. Doktor, hastasının yaşına, cinsiyetine, entellektüel seviyesine,
medenî yaşantısına ve en önemlisi ise hastalığın esas semptomlarını göz
önüne alarak tertip etmelidir.

Bazı psikoterapistlerin, meşhur yazarların ve alimlerin sözlerini buraya almakta yarar var.

"Ümidini yitiren ümitsiz kalır."

"Senden hareket, Allah'tan bereket."

"Her gecenin bir gündüzü, her derdin de bir çaresi vardır."

"Derdini söylemeyen, dermanını bulamaz."

"Dert, dert getirir." v.s.

Uyanık halde yapılan bu telkinin, hipnoza yatkınlığı olmadığı veya aksi
tesir gösterebileceği durumlarda uygulamak gerekir. Muhtelif fobilerde,
(Kardiofobi, kanserofobi, spidfobi... v.s.) nevrotik sendromlarda,
çocuk nevrozlarında başarıyla tatbik olunabilir. Enfarktüs ve felç
geçirmiş hastaya emredici tonda telkin yapılmaması tavsiye olunur.

HİPNOTİK TELKİN

Bu usulün başlıca yönü, hastayı hipnotik transın altına alacak telkin
vermektir. Hipnotik transın fizyolojik mahiyeti tam olarak ortaya
konamamıştır. Bir çok alimler hipnozu, normal uykunun bir çeşidi gibi
kabul etmiştir. İ. P. Pavlov'a göre, normal uyku beyin korteksinin
yaygın, bazen de subkortikal alanlarında içine alan inhibisyonudur.
Hipnotik transı ise local bir inhibisyon halidir. Beyin korteksinde
"Gözetici bölgelerin" olması ile normal uykudan ayrılır. Hipnotist,
aynı "Gözetici Bölgelerin" aralığı ile hipnoz altına alınan şahısla
bağlantılarını sürdürebilir.

Hastayı hipnotik transa almadan önce, sistematik bir muayene yapılması
gerekir. Aynı zamanda hipnoza yatkınlığın derecesi tayin edilmelidir.
Bazı alimlerin verdiği bilgiye göre, insanlar arasında hipnoza
yatkınlık % 60-70 civarındadır. Elbette, hipnoz yapanın tecrübesine ve
maharetine bağlı olarak bu rakamlar değişebilir.

Hipnotik transı oluşturmak amacı ile muhtelif uyarıcılar (parlayan
eşyalar, ışık, monoton ses, tıkırtı v.s.) istifade ederek beş duyuyu
etkileyen (işitme, görme, taktil v.s.) amacına ulaşır. Sözle telkin,
gözle tespit yöntemi ile hipnotik trans oluşturmak en çok uygulanan
yöntemdir. Bu amaçla gerekli muayene ve hazırlıktan sonra hasta özel
bir koltuğa alınır veya rahat bir yastığa uzandırılır. Onun dikkatini
herhangi bir noktada topladıktan sonra, takriben aşağıdaki içerikli
telkin ifadelerinden istifade etmek mümkündür.

"Gözlerini aynı noktadan ayırmadan benim sözlerimi dikkatle dinleyin.
Bir müddetten sonra kolların, ayakların ve nihayet bütün bedeninin
ağırlaştığını hissedeceksiniz. Aynı tempoda göz kapaklarının
ağırlaşmaya başlayacak ve sonra onları kapatarak uyumaya
başlayacaksınız. Ona kadar sayıyorum. 10 dediğimizde göz kapaklarınız
kapanarak rahat ve sakin uykusunda dertsiz olacaksınız. Bir......
iki...... üç..... kollarınız yavaş yavaş ağırlaşıyor, ağırlık bütün
bedenini sardı. Dört.... beş..... şimdi ise göz kapaklarınız
ağırlaşmaya başlıyor. Altı.... yedi..... aralarla derin nefes alın.
Gözleriniz kararıyor, bedeninizi hoş bir rahatlık kapladı. Sekiz....
dokuz..... artık gözlerinizi açık tutamıyorsunuz. İradenin dışında
onlar kapanmak istiyor. On.... gözleriniz tamamı ile kapanıyor... Rahat
ve tam istirahat edin, daha derin uyuyun...."

Elbette ki telkinin içeriği daha geniş ve başka ifadelerden ibaret
olabilir. Başlıca şart, söylenen sözlerin telkin gücünü artıran
faktörlere bağlıdır. Sözleri monoton sözle, arayla, inandırıcı şekilde
söylemek lazımdır. Başlıca şartlardan biri de, muntazaman çalışmak ve
tecrübe toplamaktır. Hipnoz ile tedavi metodunun bütün cihetleri konu
ile ilgili literatürde geniş olarak mevcuttur.

Hipnotik trans altında telkin etmekle, tedavi bir çok hastalıklarda,
nevrozlarda ve nevrotik sendromlarla psikosomatik bozukluklarda,
bronşial asthma, hipertanyison ve şeker hastalığında birtakım diğer
rahatsızlıklarda, çocuklarda enüreziste, konuşma ve davranış
bozukluklarında başarı ile tatbik edilebilir.

Literatürde en çok dissosiyatif bozukluklarında uygulandığını ve en
basit tedavi yolu olduğunu görüyoruz. Onun haricisinde anksiyete
nevrozu grubu hastalıklarda (fobiler, obsessif kompulsif bozukluk,
genelleşmiş anksiyete bozukluğu, PTSS), somatoform bozukluklarda,
kişilik bozukluklarında, cinsel fonksiyonel bozukluklarda
kullanıldığını ve muhtelif psikoterapotik yöntemlerle kombine
edildiğini görüyoruz.

NARKOHİPNOZ

Hastanın ven içine heksonal (% 10'luk) veya tiopental sodyum vermekle
uyku meydana getirilebilir. Ancak bu tedavi yönteminde hastayı tam
uyutmuyor, sadece bilinçli hali kayboluyor. Ancak hekimle irtibatı
devam ediyor. Bu esnada hekimin telkinleri başlıyor. Bazı hallerde
yatması için izin veriliyor. Tedavi seanslarının sayısı, hastalığın
ağırlık derecesine ve şahsın bu tedavi usulüne ilgisini dikkate alarak
8-10 veya daha çok seans yapılabilmektedir.

Sade yöntemlerle hipnotik trans mümkün olmadığında narkohipnoz
metodundan istifade edilir. M. E. Teleşevskiya, bu yöntemi teşvik
edici, düzeltici ve güçlendirici bir terapi olarak isimlendirmiştir.

GRUP PSİKOTERAPİSİ

Aynı zamanda birkaç kişi ile veya grup ile yapılan tipleri vardır. Grup
içinde yapılan psikoterapide hekim aynı telkin ifadeleri ile bütün
gruba tesir gösterir. Grup psikoterapisi, tedavi grubunda olan
hastaların birbirine olumlu tesirinden de istifade eder. Bu maksatla,
hastalar gruba alınırken, teşhisleri, yaşları, entellektüel seviyeleri
göz önüne alınarak seçilir. Psikoterapi konusunun esasını, hekimin
grupla diyalogu teşkil eder. Hekim hastalara, onları rahatsız eden
hastalıkları hakkında onun meydana gelme sebepleri ve diğer yerlerden
bilgi verir. Hastalık hakkında onlarda meydana gelmiş, yanlış
düşünceleri ortadan kaldırmaya çalışır. hekimin becerisi, hastalarda
biçimlenmiş olan negatif yaklaşımları değiştirmek, onların tedavi
olacaklarına ve iyileşeceklerine olan inançlarını sağlamalı ve bunları
yükseltmelidir.

Bu tedavi yöntemi, genellikle alkolizm, nevrozlar, nevrotik sendromlar
ve sinir sisteminin diğer fonksiyonel bozukluklarında tatbik edilir.

İMAGOTERAPİ

Rus psikoterapisti İ. J. Volpert tarafından (1972) de teklif edilmiş bu
yöntemin mahiyeti şöyledir: Psikoterapistin rehberliği (tavsiyesi)
altında kendi hastalık belirtilerinin ortadan kaldırılmasına müsbet
etki gösterebilecek "hayali suretlerle (imajinasyonla)" hayaller oluşur
ve günde 1-2 saat aynı hayalin rolünü oynatır. Hasta seçtiği rolün,
mânevî hususiyetlerini, davranışlarını, ilk etaptan duygulanımını ne
kadar canlı ve objektif ifade ederse, o kadar çok başarı kazanmış olur.

Hastaya öğretmek gerekir ki; o kendisini temkinli, sakin ve huzurlu
hissetsin. Kendindeki gerginliği, asabiliği ve diğer bu gibi halleri
mülayimlik, tebessüm, şaka ve çeşitli yollarla ortadan kaldırır. 1-3 ay
devam eden bu tedavi usulü bir çok hallerde müsbet neticeler verir.

İmagoterapi nevrozların bütün biçimlerinde o çerçevede gerginlik,
sinirlilik, dahili organlarda hoşagitmez duygularla belirtilen nevrotik
sendromlar da tatbik edilir.

AUTOGEN TRAİNİNG

Bu yöntemin başlıca üstünlüğü odur ki; onu benimseyen her birkişi,
hekimin iştiraki olmadan istenilen vakit ondan istifade edebilir.
Autogen Training ilk defa Alman psikiyatristi ve psikoterapisti Şults
(1932) tarafından tatbik edilmiştir. Autogen training veya psikoloji
jimnastica onunla meşgul şahsın iradesinin gücüne kendine telkin etkisi
sağlamak usulüdür. Bu maksatla ilk sırada, kasların relaksasyonuna
ulaşmak, bunun arkasından Şults'un teklif ettiği altı vaziyeti
oluşturmak gerekir. Bu esnada hasta, rahat yatakta veya kanapede
oturmalı veyahut yatmalıdır. Rahat nefes alıp vermek başlıca şarttır.
Çalışmaları günde üç defa (sabah uykudan uyanır uyanmaz, öğleyin ve
gece yatarken) yapmak gerekir. Önceden bu konu ile çalışan bir kişi,
kollarını, bacaklarını, sonra ise tüm vücudunun ağırlaşmasını ve
uyuşmasını telkin etmeyi öğrenmelidir. Bu maksadla, kendi kendine içten
birkaç defa "kolların ve bacaklarım ağırlaşıyor. Bütün bedenin
ağırlaşıyor" diye tekrar etmeli. Ağırlaşmanın tafsilatını hayalinde
canlandırmalıdır. Bundan sonraki aşamada ise; sıcaklık hissi, mide
bulantısı, nefes alıp vermenin serbest ve muntazam olmasını, karında
sıcaklık ve nihayet alında serinlik hissi oluşturmayı öğrenmelidir.

Gösterilen umumi aşamaların becerilmesinden sonra, her bir kişi için
ortaya konan özel telkin biçimlerine geçilir. Tedavi etkileri ortaya
çıkarana kadar çalışmalar sürdürülür.

Autegen Training kompleksine, yalnız başına becerilebilmesi için 2-3 ay
süreyle her gün uğraşmak gerekir. Hekimle birlikte çalışıldığında bu
süre kısalır, kendine telkin her bir şahsın, kendi organizmasına,
tedaviye cevap vermesine ve sinir sisteminin bir çok fonksiyonel
bozukluklarını tedavi etmeye geniş imkanlar verir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://meydan.forumm.biz/Meydan-Forum-h1.htm
 
Psikoterapi Nedir?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Fizyognomi Nedir?
» Psikoloji Nedir?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kol10 FoRuM :: Sağlıklı Yaşam :: Ruh ve Sinir Hastalıkları-
Buraya geçin: