Kol10 FoRuM
Sitemize Hoşgeldiniz!!!
Lütfen Üye Olunuz!!!
by Ayaz ve EmrE-X
Kol10 FoRuM
Sitemize Hoşgeldiniz!!!
Lütfen Üye Olunuz!!!
by Ayaz ve EmrE-X
Kol10 FoRuM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 SAÇ DÖKÜLMESİNİN SEBEPLERİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
By Emrex
Administratör
Administratör
By Emrex


Erkek
Mesaj Sayısı : 498
Yaş : 31
İş/Hobiler : Site
Lakap : Emre-X
Takımım : SAÇ DÖKÜLMESİNİN SEBEPLERİ Fenerb10
Ruh Halim : SAÇ DÖKÜLMESİNİN SEBEPLERİ Images12
--> : SAÇ DÖKÜLMESİNİN SEBEPLERİ Girisyapfq6
--> : SAÇ DÖKÜLMESİNİN SEBEPLERİ Kayitol
Kayıt tarihi : 15/06/08

SAÇ DÖKÜLMESİNİN SEBEPLERİ Empty
MesajKonu: SAÇ DÖKÜLMESİNİN SEBEPLERİ   SAÇ DÖKÜLMESİNİN SEBEPLERİ Icon_minitimePaz Mart 01, 2009 5:27 pm

Olağan Saç Dökülmesi:
Genellikle geri dönüşümlü olan bu saç dökülmesi yeni doğan � bebeklerde
görülen ani saç dökülmesi yada kadınlarda doğum sonrası görülen yaygın
saç dökülmesini tanımlar. Ömrünü tamamlamış saç kendiliğinden veya dış
etkilerle (tarama, şampuanla yıkama, fırçalama, saça şekil verme
çalışmaları) dökülür. Bunun yerine yeni saç çıkar. Günde ortalama 100
adet saç dökülür.

Anagen Effluvium :
Radyasyona veya bazı kimyasal maddelere maruz kalındıktan sonra görülen
ani saç kaybıdır. Bu tip saç dökülmesi en çok kanser nedeniyle
kemoterapi ve radyoterapi uygulanan hastalarda görülür. lşleme maruz
kalınmasını takiben 1-3 hafta içinde ani saç kaybı meydana gelir.
Kemoterapiye bağlı saç dökülmeleri genellikle geri dönüşümlü iken
radyoterapinin neden olduğu dökülmelerde geri dönüş imkansız gibidir.

Telogen Effluvium :
Sağlıklı bir kişide saçların %85-90�ı anagen fazda iken %10-15�i
dinlenme fazındadır (telogen faz). Yani saçlarımızın bir kısmı
dökülürken bir kısmı yenilenir. Bu olağan saç siklusu esnasında günde
ortalama 50-1 00 saç teli normal olarak dökülür. Bazen dış etkenlere
bağlı olarak dinlenme fazına giren saç oranı artar. Böylece telogen
effluvium olarak adlandırılan ve uzun bir süre boyunca saçın yaygın bir
şekilde incelip döküldüğü dönem başlar. Telogen effluviumun nedenleri
kısaca şu şekilde sınıflandırılabilir:


a) Tiroid anormallikleri: Hipo veya hipertroidizm
b) Proteinden yoksun ağır diyetler
c) Fiziksel veya duygusal stres
d) Geçirilen büyük ameliyatlar
e) Demir eksikliği anemisi
f) Menapoz
g) Bazı ilaçlar: Heparin, beta blokerlar, vitamin A, warfarin, doğum kontrol hapları....

Bazı araştırmalar ise saç siklusunun farklı fazlarında gelişen değişiklikler temelinde tanımlama yapmıştır.


1. Erken anajen terk. Normal anajen faz 2.7 yıl sürer. Bu tip saç
dökülmelerinde ise saç folikülleri bu süreyi doldurmadan telojen faza
girer. İlaç alımında, yüksek ateş esnasında oluşan saç dökülmeleri bu
tiptir.
2. Gecikmiş anajen terk. Burada anajen faz uzun sürer. Normalde belli
bir sayıda saç folikülü anajen fazdan telojen faza geçmesi
gerekiyorken, bu işlem gerçekleşmez ve neden ortadan kalkınca normalden
çok fazla saç kökü telojene geçer (Birikmiş anajen fazdaki saç folikülü
nedeniyle) ve bir anda çok miktarda saç dökülür. Gebelik sonrası saç
dökülmesi bu tiptir.
3. Kısa anajen. Bazı vakalarda anajen faz kısa sürer bu da anajen/telojen oranını yükseltir. Bir anda dökülen saç sayısı artar.
4. Erken telojen terk.
5. Gecikmiş telojen terk. Mevsimsel saç dökülmesi bu yolla olmaktadır.

Telojen effluvium daha sıklıkla kadınlarda görülür. Akut telojen effluvium 2-6 ay sürer ve tam iyileşir.

Trikotillomani (Saç yolma takıntısı):
Psikolojik kökenli olan bu rahatsızlıkta kişi kendi saçını yolma
eğilimindedir. Tipik olarak saç yamalar halinde görünmektedir. Kalıcı
saçsız alanlara neden olan bu durumda mutlaka psikoterapiye ihtiyaç
vardır. Aksi taktirde saç ekimi sonuç vermez.

Traksiyon Alopesisi:
Saçın sıkı şekilde geriye doğru bağlanması sonucunda kıl foliküllerinde
oluşan hasara bağlı olarak ortaya çıkan kalıcı saç dökülmesidir.

Alopesi Areata:
Nedeni tam bilinmemekle birlikte otoimmün kökenli (vücudun savunma
sistemi hastalığı) olduğu düşünülen bir rahatsızlıktır. Saçlı derınin
herhangi bir bölümünde dairesel alanlar halinde saç dökülmeleri meydana
gelir.Halk dilinde saç kıran olarak adlandırılır. Bazen de bütün kafa
derisindeki saçın, hatta bütün vücuttaki kılların kaybıyla seyreder.
Bunların dışında yara dokusu oluşturmayan, geri dönüşümlü, ve yaş,
cinsiyet ve ırk tercihi olmayan bir hastalık olarak tanımlanır. Çocuk
ve erişkin her yaşta görülebilir.

Diffüz alopesi :
Diffüz alopesi, bütün kafa derisi üzerinde yayılan jeneralize veya
global saç dökülmesidir. Ciddi boyutlarda saç kaybı olana kadar
genellikle farkedilmez. Diffüz alopesinin gidişatı değişkendir ve
nedene bağlı olarak devamlı veya dönem dönem artan şekilde olmaktadır.

Sikatrisiyel alopesi :
Sikatsiriyel alopesi saç foliküllerinin kalıcı yıkımından ve
fibrozisinden (yara dokusu oluşumu) kaynaklanmaktadır. Genellikle
dairesel şekilde oluşurken, yaygın bir şekilde de olabilir.

Herediter ve konjenital alopesi :
Bu tip saç dökülmeleri çeşitli kalıtımsal hastalıklardan veya gebelik
ve doğuma bağlı hastalık veya komplikasyonlardan kaynaklanmaktadır. saç
dökülmesinin genetik nedenlerini, genetik yatkınlık zemininde başka
nedenlerin eklenmesiyle oluşan bir durum mu yoksa tamamen genetik dışı
başka nedenlerle mi geliştiği konusu son derece önemlidir. Zira tamamen
genetik nedenli bir saç dökülmesinin tedavisi farklı olacak, salgı
sistemine bağlı bir nedenle oluşan saç dökülmesi tedavisi farklı
olacaktır. Anemiye veya salgı sistemine bağlı bir hastalığa veya ağır
geçirilmiş ateşli hastalığa bağlı saç dökülmesinin tedavi yaklaşımı
ayrı ayrı olacaktır. Androgenetik Alopesi (erkeksi saç dökülmesi)
cinsiyetten etkilenen Otosomal dominant bir durumdur. Erkekler hastalık
genini sadece tek ebeveynlerinden de alsalar hastalığı gösterirler,
ancak kadınlar androjen hormonları erkeklerden daha az olduğundan
heterozigot durumunda hastalığı göstermezler. Kadınlar ancak homozigot
olurlarsa (her iki ebeveynden de geni alırlarsa) hastalığı gösterirler.


Androjenik Saç Dökülmesi:
Androgenetik alopesi erkeklik hormonuna bağlı genetik saç dökülmesi
olarak ta adlandırılmaktadır. Bu sex hormonuna bağlı genetik durum
sadece erkeklerin değil kadınlarında en sık saç dökülmesi nedenleri
arasındadır.Onlu yaşların ortalarından itibaren, testesteronun DHT�a
dönüşümü ile başlar. Miniatürizasyon ile başlayan süreç saç
foliküllerinin dökülmesi ve kellikle sonuçlanır. Androgenetik saç
dökülmesi genetik olarak meyilli saç folikülleri üzerinde sex hormon
etkileri sonucu meydana gelir.

Saç dökülmesi birbirinden bağımsız 3 ayrı etki ile oluşur. Aşağıda bu etkileri ayrı ayrı inceleyeceğiz.


Genler:
Spesifik genlerin varlığı olmadan yaygın kellik gerçekleşmez.Bu genler anne ya da babadan geçebilir.

Hormonlar:
Tüm normal erkek ve kadınlar erkeklik hormonu üretirler.Bunlar daha sık
olarak Testesteron, androstenodione ve Dihidrostestesterondur.
Erkeklerde testis ve adrenaller, kadınlar da over ve adrenal gland
tarafından üretilir. Bu hormonlar her iki seks içinde önemli olup,
farklı konsantrasyonda bulunur. Erkeklerde daha dominant bir role sahip
olup cinsiyet farklılaşmasından sorumludur.Testesteron 5-alfa-redüktaz
isimli enzim aracılığı ile Dihidrotestesterona(DHT) dönüştürülür. DHT,
genetik olarak yatkın kişilerde belli bir zaman sonra androgenetik saç
dökülmesinin kadın veya erkek paterninin oluşumundan sorumludur.İşte
kafamızın arka ve yan bölümlerinde yerleşmiş olan saç köklerimizin bu
hormondan etkilenen reseptörleri (algılayıcıları) içermemesi estetik
cerrahi saç ekiminin gelişmesinin temelini oluşturmaktadır. Genetik
olarak saç azalmasına meyilli insanlar için saç ekimi sevindirici bir
durum oluşturur.

Yaş:
Saç dökülmesinin kesin bir başlama yaşı yoktur. Bu basit, fakat göz
ardı edilmemesi gereken bir süreçtir. Yavaş yada hızlı olabilir. Onlu
yaşlarda başlayabildiği gibi hayatın sonunda da başlayabilir. Belli bir
hızla ilerleyebilen ya da bir miktar stabilize olup tekrar hızlanabilen
dinamik bir süreçtir. Görüldüğü gibi genler ve hormonlar tek başına
yeterli değildir.

Yaşlanan organizmanın dayanıklılığı azalır. Saç da bir organizma
parçası olduğundan, geçen yıllar saçların da dayanıklılıgını azaltır.
Genetik olarak yatkınlığı olan kişilerde geçen zaman içerisinde saç
dökülmesi oranı artar.

Kelleşme ile erkeklik hormonu arasında bir ilişki vardır. Androgen
hormonu erkeklik hormonudur. Bir androgen hormonu olan testeron Alfa-5
redüktaz isimli enzim tarafından dihidrotestosterona (DHT)
dönüştürülür. DHT de saç kökleri üzerindeki reseptörlere baglanarak
etkisini gösterir. Alfa-5 redüktaz enzim eksikliği olan erkeklerde saç
dökülmesi oluşmaz. DHT genetik olarak yatkınlığı olan kişilerde anagen
faz süresini kısaltır. Bu durum her saç yaşam döngüsünde anajen fazın
daha da kısalmasına yol açar. Bu saçın maulaşabileceği maksimum saç
uzunluğunun azalması ve saçların genel görünümünde anagen fazında olan
saçların göreceli olarak azalması demektir.

Katajen ve telojen faz (ara faz ve dinlenme fazı) saçın dökülmesi ile
sonlanır. Bu fazlarda süre olarak değişiklik olmaz. Ancak anajen faz
kısaldığında herhangi bir anda tüm saç kütlelerindeki oranlar göreceli
olarak artmış olur. Bu da orantısal olarak daha fazla saçın dökülmesi
demektir.

Anajen fazda normalde iki tip saç üretilir: 1. Terminal(kalın ve
renkli)saçlar 2. Vellus (ince ve renksiz) saçlar. Bilindiği gibi vellus
saçlar daha çabuk dökülen saçlardır. Yine Androgenetik Alopesi
kişilerde hormonların ve genlerin etkisiyle terminal saç köklerinde
gittikçe hızlanan bir biçimde küçülme (minyatürizasyon) oluşur. Bunun
sonucu terminal saçlar vellus saçlara benzemeye başlar. Minyatürize
olmuş köklerde zayıf, ince ve renksiz (vellus) saçlar üremeye başlar.
Küçülmeye devam eden kökler bir süre sonra mikroskopla incelendiğinde
hücre kılıfının bir kalıntısı haline döndüğü görülür ve saç kökü
böylelikle yok olur.
Hem erkekler hem de kadınlar androjen hormonu taşırlar. Herkeste bu
hormonlar olduğuna göre niçin herkesin saçının dökülmediği sorulabilir.
Burada genetik taşıyıcılık olması yanında aşağıda belirtilen hususlar
da önemlidir:

1. Androgenetik Alopesi olanların saçındaki androjen reseptörlerinin
sayısı fazladır. Hormon normal düzeyde olsa onu bağlayan reseptör çok
olduğundan hormonun saç üzerine etkisi çok olmaktadır.

2. Androgenetik Alopesili kişilerin reseptörleri daha hasastır.

3. Androgenetik Alopesili vakalarının Alfa-5 redüktaz enzimi aktivitesi daha fazladır.

Stres ve Saç Dökülmesi :
Deri hastalıkları ile stres ve ruhsal olaylar arsındaki ilişki öteden
beri bilinir. Kişi psikolojik sıkıntılarını kişisel yada ailsel
sorunlarını bir dermatolojik problem halinde yansıtabilmektedir. Ayrıca
kendiliğinden oluşmuş bir deri problemi (saç dökülmesi) kişide vücut
imajını zedeleyecek bireysel, psikolojik bozukluklara ve hatta
psikososyal olumsuzluklara yol açabilmektedir. Kısaca anlatılmak
istenirse, saç dökülmesi ve stres arasında iki çeşit ilişki söz
konusudur:

1. Birinci ilişki nörotik bir ruhsal yapının desteklediği görünürde
organik bir neden olmaksızın, stresin körüklediği saç dökülmeleri
oluşabilir.

2. İkinci ilişki ise saç dökülmesi sonucu oluşan görünüme karşı kişinin geliştirdiği psikolojik reaksiyonlardır.

Stres zemininde gelişen saç dökülmelerine ilişkin çeşitli önlemler çok
eski tarihe dayanır. Tıp literatürü ani, ciddi stres sonucu ortaya
çıkan dramatik saç kayıpları örnekleri ile doludur. Sevilen birinin
ölümü, sevgiliden ayrılık, iş kaybı,? gibi akut, ciddi stres halleri
çarpıcı, hızlı, şiddetli saç dökülmelerine yol açabilir ve bu duruma
stresle tetiklenen telojen effluvium denir.

Kronik, sinsi, yavaş gidişli saç dökülmelerinde, dış etkilerin yanında
psikonevrozlar ve kronik anksiyete de etkilidir. Burada saç köklerinin
anajen evreden telojen evreye prematür presipitasyonu yoluyla strese
yanıt oluştuğu düşünülmektedir.

Alopesi areata (Saç Kıran): Madeni para büyüklüğünde, yani 2-2,5 cm
çapında dairesel ? oluşan saç dökülmesidir. Her iki cinste oluşabilir.
Çoğu vaka kendiliğinden geçer. Bu hastalığın ortaya çıkışında
psikososyal streslerin etkili olduğu gösterilmiştir. Özellikle çocuk
hastalarda yapılan incelemeler saç dökülmesi öncesi dönemde çocukların
negatif yaşam olaylarıyla karşı karşıya kaldıkları tespit edilmiştir.

Psikolojik stres sonrası olan saç dökülmelerinin altında yatan esas
olay psiko-nöroendokrin sistem ile immun sistem arasındaki karmaşık
etkileşmedir. Yani immun sistem psikolojik olayların etkisiyle harekete
geçer ve sonuçta saç dökülmesi meydana gelir.

Stres ile saç dökülmesi arasındaki ikinci ilişki saç dökülmesinin yarattığı psikolojik sorunlar (stres)dır.

Saçı dökülen insanlarda yapılan çeşitli psikolojik ölçümler benlik
duygusu, vücut imajı, öz saygı, kendine güven gibi duyguları etkilediği
ortaya çıkmıştır.

Saç dökülmesi yaşayan kadın ve erkeklerde yapılan çalışmalarda
erkeklerde saç kaybının artmasıyla depresyon, içe dönüklük, aşırı
sinirlilik, özbenlik duygusunda azalma gibi olumsuz sonuçlar çıkarken,
kadınların da günlük yaşamlarını negatif etkilediği ve sosyal
problemler yaşadıkları görülmüştür. Erkeklerin aktif olarak bu durumla
başa çıkabildikleri ancak kadınlarda saça cinsel kimlik, seksüalite,
çekicilik gibi kültürel ve kişisel özel anlamlar verildiğinden başa
çıkmaları daha zor olmaktadır. Bu tip kişiler toplum içersinde daha
gergin, utangaç davranmakta, boyunlarını daha dik tutmakta (boyun
ağrısına yol açan), sık sık saçını yıkamak, kurutmak gibi yöntemlere
başvurmaktadırlar. Sonuç olarak stresli, gergin, psikolojik problemleri
olan bireyler olmaktadırlar. Tedavi konseptinde bu durum dikkate
alınmalıdır. Tedavide bilgilendirme, empatik dinleme ve davranışları
iyileştirme gibi psikosoyal destek gerekirse ilaç tedavisi
uygulanabilir.

Kozmetik Uygulamaların Ortaya Çıkardığı Saç Problemleri :
Uzun yıllardır temel amaç olarak saçı düzenli tutmak ve görünümünü
güzelleştirmek için değişik yöntemler uygulanagelmektedir. Bunlar
kimyasal maddeler, kozmetik ürünler vs. dir. Ancak bu maddeler ve
yöntemler saç ve saçlı deri için fiziksel bir travma nedeni olur ve
bazen istenilmeyen yada kalıcı olabilen değişikliğe yol açar.
Uygulamaların yalnış yapılması, kimyasal maddelerin içindeki etken
maddeler ve uygulama yapılan saçın kalitesi bu olumsuz değişmelere
katkıda bulunur.

Yapılan kozmetik uygulamalar:

1. Saçı temizlemek için kullanılan şampuanlar: Piyasada var olan bir
çok şampuan türü farklı şekillerde formüle edilir ve ticari olarak
normal, kuru, yağlı, harap olmuş saçlar ve boyalı saçlar için formüle
edilmiş olarak satılırlar. Yağlı saçlar için kullanılan şampuanlar eğer
günlük olarak kullanılırsa saçta kurumaya yol açarlar. Yine şampuanlar
içindeki maddelere karşı irriten veya allerjik dermatitlerin gelişmesi
mümkündür.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://meydan.forumm.biz/Meydan-Forum-h1.htm
By Emrex
Administratör
Administratör
By Emrex


Erkek
Mesaj Sayısı : 498
Yaş : 31
İş/Hobiler : Site
Lakap : Emre-X
Takımım : SAÇ DÖKÜLMESİNİN SEBEPLERİ Fenerb10
Ruh Halim : SAÇ DÖKÜLMESİNİN SEBEPLERİ Images12
--> : SAÇ DÖKÜLMESİNİN SEBEPLERİ Girisyapfq6
--> : SAÇ DÖKÜLMESİNİN SEBEPLERİ Kayitol
Kayıt tarihi : 15/06/08

SAÇ DÖKÜLMESİNİN SEBEPLERİ Empty
MesajKonu: Geri: SAÇ DÖKÜLMESİNİN SEBEPLERİ   SAÇ DÖKÜLMESİNİN SEBEPLERİ Icon_minitimePaz Mart 01, 2009 5:27 pm

2. Saç Boyaları: Tedrici renklendirme yapan saç boyalarının kontak
dermatit yapma özelliği azdır ancak sert, kırılgan, cansız saça neden
olduklarından zararlı olabilirler. Ayrıca saçta kalan metal artıkları
kalıcı boya ve perma solüsyonunun uygulamasını zorlaştırır. Böyle bir
uygulamada yapılırsa saçın kırılmasına neden olur.
Yarı kalıcı boyaların saç şaftında oluşturdukları hasar azdır ancak
içerdikleri boya nedeniyle kontak allerjik dermatit yapabilirler.
Kalıcı boya uygulamalrı iki türlü olabilir. Daha koyu bir renk
isteniyorsa tek bir işlem yapılır. Ancak daha açık renge boyama
isteniyorsa iki aşamalı bir süreç yaşanır. Önce mevcut saçın
soldurulması gereklidir. Soldurma işlemi için hidrojen peroksit yada
amonyak kullanılır. Bu esnada saç kırılgan, kırışmaya müsait ve cansız
bir görünüm alır. Saç şaftına oldukça zarar veren bu işlem sonucunda
saç gövdesinden %?.3 oranında ağırlık kaybı olur ve böylece saç
zayıflar ve kırılabilir hale gelir.

Saçı şekillendirmek için, saçın taranması, fırçalanması, jel, sprey,
köpük sürülmesi gibi işlemler yapılmaktadır. Saçın arka bölgeye sıkı
bir şekilde toplanması yada kıvırarak saçın düzleştirme çabası ile
sıkça taranması travmatik alopesi denen bir durumu ortaya çıkarabilir.

Yuvarlak fırça alopesisi bu tür fırçaların sık ver sert biçimde
uygulanması ile ortaya çıkar. Burada mevcut bir anomali sonucu zaten
kırılgan olan bir saçta kuvvetlı fırçalamalar saça zarar vererek fırça
alopesisini oluştururlar.

Masaj alopesisi: Saçlı deriye ilaçların masaj yoluyla uygulanması sonucu oluşur.

Saçı şekillendiren sprey, jel, parlatıcı gibi maddelerin aşırı
kullanımı saç şaftında şişliklere yol açan ve boncuk saç diye
tanımlanan bır durum yaratabilir.

Travmayla birleşince kuru, cansız ve kırılmaya müsait saçlar
oluşabilmektedir. Burada özellikle polyvinylpyrrolidone, vinil asetat
ve sertleştirici polymerler suçlanmaktadırlar.

Tedavisi:

1. Uygun bir şampuan önerilir. Kimyasal işleme tabi olmuş saç kuru,
statik elektriklenmeye daha müsaittir. Sağlıklı, düzgün görünen bir
saçta nem, nemi tutan ve saçın temel yapısını oluşturan protein en üst
düzeydedir be bu özellik saçın mekanik travmaya karşı koymasını sağlar.
Bu tarz kimyasal travmaya uğramış saçlarda dimethicone içeren
şampuanlar kullanılmalıdır.

2. Fizik yada kimyasal zarar görmüş saç süratle bu etkilerden
uzaklaştırılmalı, kalıcı perma, fırçalama, tarama gibi işlemler en aza
indirilmelidir. Sıkı saç tokaları ve bantları kullanılmamalı. Bigudi ve
benzer şeylerle yatmamalı, saçlar taranırken künt uçlu ve çok sert
olmayan fırçalar kullanılmamalıdır. Saçlar mümkün olduğunca kısa ve düz
tutulmalıdır.



İlaçlara Bağlı Saç Dökülmeleri :
Pek çok ilaç saç büyümesi üzerine baskılayıcı tarzda etki yapabilir.
Saç folikülleri yüksek oranda kan alan bölgelerdir. Vücuda giren
herhangi bir ilaç kan yoluyla saç köküne gelir. Eğer ilaç uzun süre
alınır ve yoğun bir biçimde saç köküne gelirse tüm saçlar
dökülebilir(diffuz alopesi).

1. Kanser ilaçları,

2. Yanlışlıkla yada intihar amacıyla alınan talyum,

3. A vitamini fazla alınımı,

4. Sentetik ağızdan alınan retinoidler,

5. Heparin,

6. Flucunazole,

7. Doğum kontrol hapları

en sık saç dökülmesi yapan ilaçlardır.


A. Androjenler

1. Danozol

B. Antifungaller

1. Flukonazol

2. Itrakonazol

C. Antihipertansifler

1. ACE inhibitörleri

2. potasyum tiosiyanad

D. Antiinflamatuarlar

1. Proksikam

2. tenoksikam

3. ibuprofen

4. naproksen

E. Antikoagülanlar

1. Kumarin

2. heparin

3. heparinoidler

F. Antikolesterolemikler

1. Klobifrat

2. gemfibrozil

G. Antikonvülzanlar

1. Dilantin

2. karbamezapin

3. valporik asit

4. trimetadion

H. Antineoplazikler

1. Altretamin

2. amsakrin

3. bleomisin

4. karboplatin

5. siklofosfamid

6. sisplatin

7. sitoksan

8. sitarabin

9. daktinomisin

10. daunorubisin

11. dakarbazin

12. doksetaksel

13. etoposid

14. gemsitabin

15. gahapentin

I. Antitrioid ajanlar

1. Tiourasil

2. karbimazol

3. tiosiyanat

4. iodin

J. Antülserler

1. Simetidin

2. ranitidin

3. famodin

4. omeprazol

K. Antiviraller

1. Lamivudin

2. zidovudin

L. ß-blokerler

1. Propranolol

2. atenolol

3. metapronol

4. limolol

M. Psikotroplar

1. Amfetamin

2. antidepresanlar

3. diksirazin

4. lityum

5. tranilsiprimin

6. flurobutirofenon

N. Retinoidler

1. İzotretionin

2. etretinat

3. asitretin

O. Diğer

1. Talyum

2. bizmut

3. boratlar

4. bromokriptin

5. gentamisin

6. kolşisin

7. levo dopa

8. minoksidil

9. iv immünglobulin

10. oral kontraseptifler

.Diffüz alopesi yapan ilaçlar

İlaçlara bağlı saç dökülmeleri genellikle geri dönüşümlüdür
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://meydan.forumm.biz/Meydan-Forum-h1.htm
 
SAÇ DÖKÜLMESİNİN SEBEPLERİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kol10 FoRuM :: Sağlıklı Yaşam :: Sağlık Bilgileri-
Buraya geçin: