Kol10 FoRuM
Sitemize Hoşgeldiniz!!!
Lütfen Üye Olunuz!!!
by Ayaz ve EmrE-X
Kol10 FoRuM
Sitemize Hoşgeldiniz!!!
Lütfen Üye Olunuz!!!
by Ayaz ve EmrE-X
Kol10 FoRuM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Sindirim Problemleri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
By Emrex
Administratör
Administratör
By Emrex


Erkek
Mesaj Sayısı : 498
Yaş : 31
İş/Hobiler : Site
Lakap : Emre-X
Takımım : Sindirim Problemleri Fenerb10
Ruh Halim : Sindirim Problemleri Images12
--> : Sindirim Problemleri Girisyapfq6
--> : Sindirim Problemleri Kayitol
Kayıt tarihi : 15/06/08

Sindirim Problemleri Empty
MesajKonu: Sindirim Problemleri   Sindirim Problemleri Icon_minitimePaz Mart 01, 2009 5:25 pm

Sindirim süreci düzgün giderse besinler parçalanıp moleküllere
bölünerek kan damarlarınıza geçebilir hale gelir. Zaman zaman bazı
nedenlerle bu parçalanma doğru gerçekleşmez ve sindirim ve özümleme
işlemleri tamamlanamaz. Bu durumda vücudunuza yarayacak besinlerin çoğu
sindirilemez ve büyük abdest çıkar. Bu sindirim bozukluğu sonucu bozuk
ve eksik beslenme ortaya çıkar.

Belirtiler

- Kilo kaybı,

- İshal,

- Karın ağrısı, gaz ve şişkinlik,

- Genel halsizlik,

- Kötü kokulu ve gri-siyah büyük abdest.

Sindirim bozukluğunun nedenleri çok farklı olabilir. Pankreasta bir
hastalık varsa, sindirim için gereken enzimler eksik olabilir. Buna
bozuk sindirim diyoruz. Sindirimin büyük bir kısmı ince bağırsakta
olduğu için, buradaki bir hastalık önemli besinlerin sindirilmeden
dışarı atılmasına neden olur. Bu durumda büyük abdest yağlı
görünümlüdür. Gri veya solgun renkte ve normalden fazladır. Kötü
kokuludur ve köpüklüdür. Büyük abdestle yağ ve protein kaybı olur.
Besinlerin sindirilememesi A, Bi 2, D, E ve K vitaminleriyle folik asit
kaybına neden olur. Kanda B12 ve folik asit düşüklüğü besinlerin
sindirilemediğinin başlıca göstergesidir. Sürekli yağ kaybıyla birlikte
kalsiyum da vücuttan atılır ve istenmeyen sorunlar doğar:

Böbrek taşları (kalsiyum oksitli) ve kemiklerde osteomalacia adı verilen kemik erimesi denilen hastalık ortaya çıkar.

ÇÖLYAK (TROPİK OLMAYAN) SPRU

Çölyak (tropik olmayan) spru, emilim bozukluğunun yaygın bir nedenidir.
Bu hastalığa, buğday, çavdar, yulaf ve arpada bulunan bir protein olan
glütene karşı duyarlılık yol açar. Glütene tahammülsüzlük, barsağın
içini döşeyen tabakanın besinlerin emilmesini sağlayan ince
kıvrımlarını (vilüsler) yitirmesine neden olur. Ayrıca, barsak
enzimleri yeterli miktarda üretilmemeye başlar. Sık görülen belirtiler,
kötü kokulu ishal, şişkin karın ve anemidir.

Çölyak spru çocuklarda sık sık görülür. Bu çocuklarda, en çarpıcı
belirtiler kilo kaybı ve büyüyememedir. Çocuklarda raşitizmin kemik
değişiklikleri görülebilir; yetişkinlerde kemik ağrısı ve aşırı
hassasiyetiyle birlikte osteomalasi ortaya çıkabilir.

Aşırı miktarlarda yağ ve protein içerip içermedlgini anlamak için
dışkınızı incelemenin yanısıra, doktorunuz çölyak spru hastalığından
kuşkulanırsa, ince barsağın baryumlu röntgenini (bkz. Yemek Borusu,
Mide ve Barsağın Baryumlu Röntgeni) isteyebilir. Ağızdan sokulan bir
aletle incebarsağın iç yüzeyinden biyopsi de alınır. Numune tropik
olmayan spruya özgü değişiklikler açısından mikroskop altında incelenir.

Çölyak hastalığı, genellikle yemeklerden glüten içeren gıdaların
kaldırılmasıyla tedavi edilir. Bazı besin eksikliklerini karşılamak
için, başlangıçta vitamin ve mineral ilaveleri verilebilir. Doktorunuz
ya da diet uzmanınız, uygun bir glütensiz diyet konusunda size yol
gösterecektir.

Glütensiz bir diyet dikkatli bir şekilde uygulanırsa, birkaç aylık bir
dönem içinde ince barsağın vilüsleri normal biçimlerine ve emme
kabiliyetlerine ulaşırlar. Dışkınız normale döner ve kilo kaybı sona
erer. Glütensiz diyet hayat boyu izlenmelidir, yoksa belirtiler tekrar
ortaya çıkar.

TROPİK SPRU

Bu, emilim bozukluğuna neden olan başka bir hastalıktır. Dünyanın
tropik bölgelerine giden ziyaretçileri etkiler. Belirtiler tropik
bölgeden dönüldükten aylar, hatta yıllar sonra ortaya çıkabilir. Bu
hastalığın nedeni belirsizdir, ama bulaşıcı bir mikroorganizma olabilir.

Tropik sprusu olan kişiler ishal, kilo kaybı, anemi ve kilo alamama
sorunlarıyla karşılaşırlar. Teşhis testleri temel olarak çölyak sprunun
testleriyle aynıdır.

Tropik sprunun tedavisi genellikle bir folik asit ve vitamin ilavesi
ile tetrasiklin gibi bir antibiyotikten oluşur. Genellikle, özel bir
diyet gerekmez. Hastalığın şiddetine bağlı olarak, 6 ay kadar
antibiyotik kullanmanız gerekebilir.

AŞIRI BAKTERİ ARTMASI

Normal olarak,bakterilerin ince barsakta aşırı artması bir sorun
değildir, çünkü barsağın sürekli hareketi (peristaltizm) bakterileri
dışarı atar. Ancak, bazı koşullar altında, barsak bakterileri emilim
bozukluğuna yol açacak bir düzeye kadar artabilirler. Bu durum,
barsağın da tutulduğu şeker hastalarında ishale katkıda bulunan bir
faktör olabilir.

Bakterilerin aşırı artmasının nedeni genellikle peristaltizmin
(barsağın kas hareketi) zayıflamasıdır, bu da bakterilerin birikmesine
olanak sağlar. Bakterilerin aşırı artması, ince barsağın bazı
kısımlarına uygulanan baypas ameliyatlarından sonra da görülür. Teşhis
ince barsaktan kültür için alınan örneklerle ya da bazen kan ya da
idrar alınmasını içeren dolaylı testlerle yapılır. Tedavi, her ay 1
hafta gibi periyodik biçimde verilen antibiyotiklerle yapılır.

SKLERODERMA

Skleroderma barsağı etkilediğinde, kas duvarlarının incelmesine yol
açar, bu da hem besinlerin emilimini hem de barsağın hareketini
zayıflatır. Skleroderma yemek borusunun kas tabakasını da da
etkileyebilir ve mide yanmasına neden olabilir.

Hastalık ilerlediği ve başka organlara yayılabileceği için, klinik
olarak ilerleyici sistemik skleroz (F SS) olarak bilinir. Bu kronik
hastalığın nedeni bilinmemektedir. Bakterilerin aşırı büyümesinin yol
açtığı şiddetli ishalle ilişkili olabilir. Periyodik olarak (her ay bir
hafta gibi) verilen antibiyotikler yararlı olabilir.

AİDS

Emilim bozukluğu sorunları yaratan başka bir hastalık kazanılmış
bağışıklık yetmezliği sendromudur (AIDS). Başlıca belirtiler olan ishal
ve kilo kaybının AIDS hastalarında ince barsak ve kolondaki
enfeksiyonların sonucu olduğu düşünülmektedir.

WHİPPLE HASTALIĞI

Bu emilim bozukluğu hastalığı esas olarak 45 yaşın üzerindeki erkekleri
etkilemektedir. Hastalığa henüz kesin olarak tanımlanamamış bir
enfeksiyon etkeninin yol açtığı düşünülmektedir. lshal, karın ağrısı,
ilerleyen kilo kaybı ve derinin koyulaşması gibi belirtiler ortaya
çıkabilir.

Bakteri enfeksiyonu da düşük dereceli ateşe yol açabilir. Teşhis ince barsaktan alınan bir biyopsiyle yapılır.

Uzun dönemli antibiyotik kullanımı, tipik olarak Whipple hastalığına bağlı emilim bozukluğunu düzeltmekte etkilidir.

AMİLOİDOZ

Nişastaya benzer özellikleri olan amiloid denilen bir proteinin varlığı bu hastalığı ortaya çıkarır.

Bu proteinin istenmeyen birikimlerinin vücudun neresinde görüldüğüne
bağlı olarak, sonuçlar önemsiz ya da ciddi olabilir. Örneğin, amiloidin
ince barsakta birikmesi içini döşeyen tabakayı lastiksi, sert ve
yapışkan hale getirir ve sonuç olarak ciddi bir emilim bozukluğu ortaya
çıkar. Bu durumun teşhisi ince barsak biyopsisiyle yapılır.

Amiloid birikintilerinin oluşmasını önlemenin bilinen bir yöntemi
yoktur. Tedavi, belirtileri azaltmaya ya da amiloidozdan sorumlu
olabilecek temeldeki bir hastalığı tedavi etmeye yöneliktir. Bu tür
hastalıklar tüberküloz, Hodgkm hastalığı ve romatizmaya bağlı eklem
iltihabıdır.

LAKTOZ TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜ

İnek sütündeki başlıca şeker olan ve yalnızca sütte ve süt ürünlerinde
bulunan laktozun sindirilmesi için laktaz enzimi gereklidir. Laktoz
tahammülsüzlüğü, ince barsak duvarlarının iç tabakası bu enzimi normal
miktarlarda üretmediği zaman ortaya çıkar.

Laktoz tahammülsüzlüğü, belirli bir miktarın üzerinde süt alındığında,
karın kramplarına, şişkinliğe, ishale ve aşırı gaza yol açar. Az
miktarda süt genellikle belirtilere yol açmaz. ince barsağın içini
döşeyen tabakadaki düşük bir laktaz düzeyi ya da laktaz eksikliği,
etkilenen kişilerin yüzde 70 kadarında sorun yaratmayabilir.

Kuzey ve Batı Avrupalı beyazlarda ve onların Amerika Birleşik
Devletleri ndeki torunlarında, düşük laktaz düzeyi görece az görülür.
Bu nedenle, laktoz tahammülsüzlüğüne bu insanlarda çok sık rastlanmaz.
Düşük laktoz düzeyleri , Akdeniz, Afrika ya da Asya kökenli insanlarda
daha sık olarak görülmektedir.

Düşük laktoz düzeyleri, tropik olmayan ya da tropik spru, ince
barsaktaki virüs ya da bakteri enfeksiyonu ve kistik fibroz gibi başka
emilim bozukluğu rahatsızlıklarında ortaya çıkabilir.

Laktoz tahammülsüzlüğü varsa, süt ürünlerini diyetinizden tamamen çıkarmanız gerekmez.

Sadece süt ürünleri tüketiminizi azaltın, sütü yalnızca yemek sırasında
için ve kalsiyumu, laktozun süte göre düşük olduğu süt ürünleri olan
peynir ve yoğurttan almaya çalışın. Başka bir seçenek, sütünüze
karıştırabileceğiniz ticari bir laktaz preparatı almaktır. Bu
preparatlar laktozu kolayca sindirilebilen basit şekerlere dönüştürür.

KISA-BARSAK SENDROMU

Barsağın büyükçe bir kısmının ameliyatla alınmasından sonra, bazı
insanlarda emilim bozukluğu sorunları ortaya çıkabilir. Bu duruma
kısa-barsak sendromu adı verilir. ince barsağın farklı bölgelerinde
farklı besinler emildiği için, cerrahi müdahalenin besin emilimi
üzerindeki etkisi, barsağın ne kadar büyük bir parçasının ve hangi
parçasının alındığına bağlıdır. Barsağın önemli bir kısmı alınmadıkça,
kalan kısım genellikle daha fazla emilime uyum sağlamakta ve böylelikle
besinlerin emilim yetersizliğini önlemektedir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://meydan.forumm.biz/Meydan-Forum-h1.htm
 
Sindirim Problemleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kol10 FoRuM :: Sağlıklı Yaşam :: Sağlık Bilgileri-
Buraya geçin: